ASANA
Genel Bilgilenme
Yoga uygulamalarında Asana adı ile anılan bedensel çalışmalar özellikle son zamanlarda oldukça fazla çeşitlendirilmiş ve yeni beden duruşları orijinal çalışmaları bastıracak kadar öne çıkmıştır. Bu çalışmalar, fiziksel bedenin esnetilmesi, disiplin altına alınması, fiziksel beden üzerinde zihnin hakimiyetinin sağlanması yanında Ashtanga-Yoga basamaklarından özellikle Dharana ( konsantrasyon ) ve Dhyana ( meditasyon ) çalışmalarına vücudun hazırlanması için uygulanan çabalardır. Aynı zamanda Asana uygulamalarının usulüne uygun şekilde uygulanmalarının Shatkarma olarak adlandırılan saflaşmanın, arınmanın en iyi yollarından birisi olduğu kabul edilir.
SHATKARMA::: (Arınma, saflaştırma )
Asana uygulamalarının fiziksel beden üzerinde meydana getirdiği etkiler pek çok yerde dört başlık altında toplanarak anlatılmaya çalışılmıştır. Bunları bizde alt alta sıralayalım.
Sodhana :: Fiziksel bedenin saflaştırılması anlamına gelmektedir. Bu saflaştırma, yukarıda belirttiğimiz gibi kurallarına uygun şekilde uygulandığında fiziksel bedende yer alan enerji kanallarının (Nadi) açılmasını, geçirgenliklerinin artırılmasını ve fiziksel bedenin temizlenmesini vücut içindeki enerji akımlarının düzenini temin etmektedir.
Dhairya :: Sebat anlamına gelmektedir. Asana çalışmalarındaki duruş şekilleri öğrenildikten sonra nefesin tutularak durma müddetinin vücudun zorlanmasına kadar uzatılması ile yapılan çalışmalar kişide inanılmaz derecede sabır ve sebat duygusunu artırarak onu bir adım ileriye taşıyabilmektedir.
Nataraja Shiva
Sithirata :: Metanet, dayanıklılık anlamına gelmektedir. Asana
çalışmaların da yine duruş şekilleri tamamen öğrenildikten sonra pozisyonun
meydana getirilmesi ile yüzeysel nefesler alınmaya başlanarak durma müddetinin artırılması metanet ve dayanıklılık duygusunun yerleşmesine neden olmaktadır.
Driothana :: Hem zihinsel olarak, hem de bedensel olarak kuvveti ifade etmektedir. Pozisyonların oluşturulmasından sonra durma sürelerinin nefesin tutulması ile ya da yüzeysel olarak alınması ile artırılması fiziksel bedenin güçlenmesine, bu süre zarfında konsantrasyonun istenilen tek nokta üzerinde tutulabilmesi de zihne olan hâkimiyeti artırmaktadır.
Hatha Yoga’ da Uygulanan Asana’ lar
Asana çalışmalarında, vücudun duruş şekilleri genelde doğadan, eşyalardan ve bedenin çalıştırılan organlarından alınmış adların arkasına " Asana " kelimesinin ilave edilmesi ile oluşturulmuşlardır. Bunun dışında kalanlardan bir kısmı Hindistan’ da kabul gören tanrıların adıyla, bir kısmı duruş şeklini ortaya koyduğunu düşünülen yoga ustalarının adıyla anılmaktadır. Bu isimler çoğu kaynaklarda birleştirilerek kısaltılmış olarak görülür, bazılarında ise ad ve Asana ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Biz burada her iki şeklide beraberce vermeye çalışalım.
Asana uygulamalarında yapılan çalışmanın isim anlamını bilmek özel bir önem taşımaktadır. Kişi çalışma sırasında, çalışılan hareketin isim anlamına odaklanıp çalışmayı zihnen değerlendirerek hem duruşunu, hem de zihinsel yapısını o isimin ifade ettiği mana üzerinde yoğunlaştırabilir. Bu onun çevresini, bedenini ve doğayı tanımasını sağlar. Konsantrasyon tam olduğunda duruş şekli ile zihin arasında bir birlik meydana gelir, bu evrensel düşünebilmenin ilk adımını meydana getirir.
Örneğin; Chakra, " tekerlek, çark, dönmek " anlamına gelmektedir. Hareketin adı Chakra-Asana şeklindedir, pek çok yerde Chakrasana olarak anılır ve vücudun eğilerek çember meydana getirmesini niteler. Doğadan alınmış isimlerde de bitkilerin ya da diğer canlıların bir kopyası meydana getirilmeye çalışılır. Örneğin: Vrksa ( ağaç), Padma ( nilüfer, lotus çiçeği ), Titali ( kelebek ), Virishehika ( Akrep ), Kurma ( Kaplumbağa ), Bhujanga ( kobra yılanı, kol ), Korunha ( balıkçıl ), Kukuta ( horoz ), Baka ( turna ), Mayura ( tavus ), Hamsa ( kuğu ), Kapota ( güvercin ), Shvana (köpek ), Mriya ( geyik ), Vatajana ( at ), Ushtra (deve ), Marjari ( kedi ), Vyaghra ( kaplan ), Simha ( aslan ), Garabha ( insan cenini ), Mandukha ( kurbağa ), Salabha ( çekirge ), Matsya ( balık ), anlamına gelmektedir.
Asana çalışmaları ilk bakıldığında çok basit gibi görünseler de
kurallarına uyup, nefes alışlarına ve konsantrasyonun temin edilmesine önem
verilerek yapıldığında, eğer yapılan çalışmaya yabancı isek büyük bir çabayı gerektirdiği ortaya çıkar. Oysa istenilen, vücudun ve zihnin bu harekete alıştırılması, duruşun çaba sarf edilmeden gerçekleştirilmesidir. Özellikle duruş şekli meydana getirildiğinde vücut güç sarf etmeden hareketsiz kalabilmeli, zorlanan, ağrıyan hiçbir nokta olmamalı ve duruş şekli zihni meşgul etmemelidir. Bu durumda serbest kalan zihin istenilen nokta üzerine yoğunlaşarak, bu nokta üzerinde arzu edilen etkilerin gelişebilmesine olanak tanıyabilir. Bu etki, zihnin peşinden Prana enerjisini sürüklemesi, Prana enerjisinin de bölgedeki kan ve lenf akımlarını yönlendirmesi, harekete geçirip yoğunlaştırması, sinir uçlarına etki etmesi ile gerçekleşir. Bunun başarısı da bedenin ve zihnin istenildiği gibi terbiye edilmesinden geçmektedir.
Çalışmalarda dikkat edilmesi gereken bazı özellikler.
Çalışmalara başlanıldığında, bilhassa ilk zamanlarda isteğe bağlı olarak gıda rejimi uygulanabilir. Bu konuda burada kısa olarak bazı hatırlatmalarda bulunalım.
Bu rejimde özellikle sabah kahvaltılarında su ile karışık limon suyu ya da greyfurt suyu içilebilir. Öğünlerin dışında hiçbir şey yenilmez. Haftada bir gün katı gıdalara karşı rejim uygulanabilir ve bu gün sadece su, limon suyu ya da greyfurt suyu içilebilir. Yemek yerken mide tam doldurulmaz, yağlardan uzak durulur ve lokmalar iyice çiğnenir.
Yemek yenilmesi ile Asana çalışılması arasında en az bir buçuk ila iki saat arasında bir zaman olmalıdır, midenin boş olması çalışmaları kolaylaştıracaktır. Dolu mide ile yapılan çalışmalarda, sıklıkla mide bulantısı, baş dönmesi, nefeste sıkışma, denge kaybı, adale kasılmaları ve bedensel ve ruhsal huzursuzluklar oluşabilmektedir.
Sıkıntılı durumlarda Sava-asana pozisyonu ile vücut ve zihin tamamen serbest bırakılarak dinlenilmelidir, bu ortaya çıkacak sıkıntıların daha kısa zamanda aşılmasına yardımcı olacaktır.
* Çalışmalarda fiziksel beden ile zihinsel beden arasında sağlam bir dengenin kurulması gerekir. Genel kanı, bedenin zihin tarafından denetlenmesi öğrenilmeden ve zihnin vücut üzerindeki konsantrasyonu artırılmadan Asana çalışmalarının tam anlamı ile uygulamayacağıdır. Bu günümüzde sempatik ve parasempatik sinir sistemleri arasındaki denge olarak değerlendirilmektedir. Çalışmalarda bu konsantrasyon kullanılmadığında yapılan Asana uygulamalarının beden eğitiminden farkı kalmayacaktır.
* Çalışmalarda, hatta tüm yaşam içinde ilk fark edilmesi gereken şeylerden birisi fiziksel bedenin, zihnin ve ruhun (Şuur), evrensel bilincin farklı
şekilleri olduğunun kabul edilmesidir. Kişi bu düşünceyi özümsediği zaman
fiziksel bedenin, içsel yapıyı yükseltebilmek için bir araç olarak kullanıldığının farkına varır ve bedenine en iyi şekilde bakarak onun eğitilmesine yönelir ondan en iyi şekilde istifade etmenin yollarını arar. İşte bu arayışta Asana çalışmalarının mükemmel uygulanılmasının gerekliliğini ortaya koyar.
* Zihinsel dalgalanmalar, konsantrasyonun temin edilmesinin önünde en büyük engeldir, bu ortadan kaldırıldığı ölçüde zihnin vücut üzerindeki konsantrasyon kabiliyeti yükselir. Ne kadar yüksek bir konsantrasyon ile çalışılırsa uygulamalardan elde edilecek fayda da o ölçüde artacaktır.
* Tüm Yoga çalışmalarında olduğu gibi Asana çalışmalarında da burun kanallarının tamamen açık olduğundan ve her iki burun kanalından da eşit nefes alındığından emin olmak gerekir. Bu vücut içindeki Prana dengesinin sabit olmasını sağlamak için ilk adımdır.
* Çalışmalarda en çok dikkat edilmesi gereken noktalardan bir tanesi de nefes alıp verildiğinin takip edilmesi, nefes alıp vermelerle, bedensel hareketin ve zihnin birleştirilebilmesidir. Bu birleşmeye alışmanın en kolay yollarından bir tanesi Hastasanchalana olarak adlandırılan çalışmanın düzenli olarak uygulanmasıdır.
* Asana çalışmalarında duruş pozisyonu oluşturulduğunda nefes dışa verilmiş ve tutulmuş olmalıdır. Bu içsel bir farkındalığın oluşmasını sağlar. Vücut içindeki enerji akımları his edilmeye başlanır ve istenilen noktada konsantrasyonun temin edilmesi kolaylaşır. Aynı zamanda boş olan akciğerlerin yanlış bir çalışma ile sıkışması, ya da zarar görmesi önlenmiş, hareket daha kolay gerçekleştirilmiş olur.
* Oluşturulan pozisyonda durma süresi, ilk zamanlar nefesin tutulma süresi ile eşitlenmelidir, ancak yapılan çalışmalarda yeterli deneyim kazanıldığında konsantrasyonu bozmamak şartı ile duruş zamanını artırmak için burundan göğse, yüzeysel sesli ya da sesiz nefesler alınabilir.
* Daha sonrada söyleyeceğimiz gibi duruş şekli oluşturulduğunda ( aksi bir uyarı yoksa ) vücut tamamen pasif hale geçmeli, adaleler gevşetilmeli ve zihin göbek deliğinin üç parmak kadar altında, omurganın üzerinde yoğunlaşmalıdır. Bu nokta tüm doğu sporlarında ve Yoga çalışmalarında vücudun denge merkezi olarak bilinir. Dik bir durumda oturulduğunda, göbeğin üç parmak altının iz düşümü (kshetram), leğen kemiği ile bel omurlarının birleştiği noktadır ve bu noktada vücut içinde, omurganın iç tarafında, omurilik üzerinde yer alan enerji merkezlerinden Swadhistana Chakra ( Karın enerji merkezi ) bulunduğu noktadır.
* İlk zamanlar çalışmaların uygun bir yavaşlıkla yapılmasına dikkat edilmelidir. Bu yavaşlık vücut üzerindeki farkındalığın artırılmasına yardımcı olacaktır.
Çalışmalar çok yavaş yapıldığında zihin hareketleri takip etmekte zorlanmaya başlar, yorulur ve dalgınlık içine düşer, bu da konsantrasyonda kesintilere ve yeteri kadar yükseltilememesine neden olur. Hızlı yapıldığında ise, bu hıza yetişemez, hareketleri denetleyemez ve yine konsantrasyon bozulur. Bunun için önce uygun bir hız yakalanmalı, sonra hareketler gittikçe yavaşlatılmalı, bu yavaşlığa uygun olarak nefes alışları da derinleştirilerek yavaşlatılmalıdır. Zihin bu yavaşlığa ayak uydurarak vücut üzerinde gittikçe artan bir farkındalık ile konsantrasyona ulaşır.
Burun Kanallarının Önemi
Çalışmalarda her iki burun kanalının da açık ve eşit oranda kullanılıyor olması gerekir. Sağ burun kanalı daha aktif olduğunda Solar Prana yada Sanskritçe adı ile Surya Vayu ( Güneş' in Enerji akımları ), ( yaşamsal enerji ), Sol burun kanalı daha aktif olduğunda Lunar Prana, Sanskritçe adı ile Chandra Vayu ( Ay' ın Enerji akımları ), ( zihinsel enerji ) yüksek olacak, bu da Prana' nın dengesinin sağlanmasını güçleştirecek, açık ve kullanılır olan burun kanalına bağlı olarak duyumsamalar ortaya çıkacaktır. Oysa her iki burun kanalından eşit şekilde nefes alınması, bu iki enerjinin vücut içinde dengeli olması ve dengeli bir şekilde dağılması anlamını taşır.
Yoga' nın düşünce sistemine göre kişinin omurgası ve eklemleri ne kadar esnek ise kişide o kadar sağlıklıdır. Dikkat edildiğinde çalışılan pek çok hareketin omurgayı esas aldığı dikkatlerden kaçmaz. Asana çalışmaları da düzenli ve usulüne uygun olarak yapıldığında omurgadaki ve eklemlerdeki bu esnekliği kolaylıkla oluşturacaktır. Yaşam şeklimize ve vücudumuza gösterdiğimiz özene bağlı olarak yanlış oturuş, yanlış duruş şekilleri, sert hareketler ve zorlamalar omurganın çökmesine, eklemlerin deforme olmasına, kireçlenmelere, sinirlerin ezilmesine, fıtık oluşmasına, eklem aralarında yırtıkların meydana gelmesine neden olmaktadır.
Yoga çalışmaları ile tüm bunların önüne geçilmeye, oynak olan her eklemin ve adale kümesinin esneklik kazanmasına, bunun yanında üzerinde çalışılan bölgedeki kan akımını artırarak bu bölgenin daha iyi beslenmesini sağlamak için uygulanabilir. Asana çalışmalarının bir başka faydası da omurganın dikliğini muhafaza edebilmek için gerekli olan, omurga çevresindeki kasların ve karın adalelerinin kuvvetlenmesini sağlamaktır.
O halde şöyle diyebiliriz. Asana çalışmaları bedenin esnetilmesini, eklemlerin daha sağlıklı ve aktif hale gelmesini, içsel ve bedensel bir dengenin sağlanması yanında kalp ve damar sistemi, sindirim ve boşaltım sistemleri üzerine de etkilidir. Vücutta birikmiş olan toksinlerin atılmasına, enerji
kanallarının açılmasına, dengeli bir enerjinin vücut içinde yükselmesine neden olur.
Vücut içinde yer alan, Prana konusu içinde değerlendirilen enerji akımları Asana çalışmaları ile dengede tutulur. Bedensel ve zihinsel kontrol gerçekleşmeye başladığında içsel gerginlikleri yaratan ikilikler ortadan kaybolmaya başlar. Bu ikiliklere küçük bir örnek olarak açlık ve tokluk hissini, neşe ve keder duygusunu gösterebiliriz. Bu ikiliklerin kaybolmaya başlaması, vücut içindeki Prana dengesinin kurulduğuna ve aklın sakinleşerek kararlı bir çizgi üzerine oturduğuna delil olarak gösterilir. Çalışmalardan sonra açlık ya da susuzluk duygusunun kaybolması ve bunun bir müddet devam etmesinin nedeni budur.
Nadi adı ile anılan enerji kanalları bu çalışmalarla açılabilir ve Prana enerjisinden en iyi şekilde istifade edilebilir. Enerjinin vücuttaki dengesi Asana çalışmaları ile temin edilip korunabilir. Bazı Asana çalışmaları ile enerji merkezlerinin uyarıldığı da bilinmektedir. Bu çalışmalara ve uyarılan enerji merkezlerine örnek olarak Sarvanga-Asana çalışmasını gösterebiliriz. Vishuddha Chakra adı ile anılan boğaz enerji merkezinin uyarılmasına yardımcı olmaktadır. İkinci bir örnek olarak da Matsyendra-Asana çalışmasını gösterebiliriz, Anahata Chakra adı ile anılan göğüs enerji merkezinin uyarılmasına yardımcı olmaktadır. Bir başka örnek olarak Bhujanga-Asana çalışmasını gösterebiliriz, bu çalışmada Swadhistana Chakra adı ile anılan karın enerji merkezinin uyarılmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca Asana çalışmaları ile elde edilebilecek kazanımlar daha sonra, anlatılacak olan Kundalini ve meditasyon çalışmalarında kullanılabilir.
Enerjinin vücuttaki dengenin bozulması içsel gerilimlere, psikolojik bozukluklara, strese, karamsarlığa, hırçınlığa, şiddete meyil etmeye neden olmaktadır. Düzenli yapılan Asana çalışmaları ile bunlar aşılabilir. Bu bize dengeli olarak yükseltilen Prana enerjisinin Parasempatik ve Sempatik sinir sistemi ile ilişki içinde olduğunu gösterir. Burada yine nefes alışlarının önemi ortaya çıkar. Nefes alışları ile Prana arasında küçümsenmeyecek bir bağ vardır. Nefes alışları kontrol altına alındığında bundan etkilenen Prana enerjisi de kontrol altına alınır.
Daha öncede söylediğimiz gibi, nefes düzeni asana çalışmalarında özel önem verilmesi gereken bir konudur. Pek çok çalışmada duruş pozisyonu gerçekleştiğinde nefes dışa verilmiş ve tutulmuş olmalıdır. Daha evvel de söylediğimiz gibi, bu hem hareketin daha kolay gerçekleştirilmesini, iç organların özelliklede akciğerlerin korunmasını, vücudun direncinin artırılmasını sağlar, tüm bunların yanında da içsel farkındalığı ve tek nokta üzerinde yapılan yoğunlaşmayı kolaylaştırır. Pozisyon oluşturulduktan ve vücut kontrol edildikten, konsantrasyon geliştirildikten sonra eğer istenilirse
durma müddetini artırmak için burundan göğse, dikkati zaafa uğratmamak
şartıyla yüzeysel nefesler alınabilir.
Düzenli ve usulüne uygun nefes alınması kan dolaşımının hızını da düzene sokar, kanın daha bol oksijenle dokulara taşınmasını, dikkatin yoğunlaştırıldığı hedef organa ya da dokuya yönelmesini temin eder.
Düzenli yapılan Asana çalışmaları metabolizmanın yağları yakmasına yardımcı olur, bağışıklık sistemini güçlendirir, Vücuttaki biyoenerji akımlarının kuvvetlenmesine ve serbest dolaşımına olanak tanır, buna bağlı olarak vücut ısısında yükselme ortaya çıkar. Yukarıda da söylediğimiz gibi çalışmalar sırasında sarf edilen glikoz, açığa çıkan toksinler ve biriken laktik asit' in bir kısmı çalışmaların aralarında alınıp verilen nefesle, bir kısmı ter bezleri ile bir kısmı da idrarla dışa atılmaktadır.
İçsel yapımız üzerindeki duygusal gerginlikler ve stres zamanla fiziksel bedenimizde de istenmeyen etkiler meydana getirir.
Genelde ruhsal yapının bozulması ile ortaya çıkan yanlış duruş ve oturuş şekilleri, her şeye karşı isteksizlik, bedensel ve ruhsal çöküntü, vücuttaki enerji kanallarının daralmasına neden olacağından, enerji akımlarının normal seyrini engeller, enerji dengesinin bozulması söz konusu olur, bu da ilgili bölgede güç kaybı oluşmasının en belirgin sebeplerinden birisidir.
En basit, en önce fark edilen olumsuz etkiler bronşların, akciğerlerin, diyaframın, kalbin, midenin, bağırsakların, cinsel organların ve beyinin normal çalışma fonksiyonlarının düzensizleşmesi olarak görülür. Bu olumsuzluklar onları baskı altına alır ve astım gibi solunum sistemi hastalıklarına, kalbin atış düzeninin bozulmasına, midenin fazla asit salgılamasına, bağırsakların tembelleşmesine, cinsel arzunun ve fonksiyonlarının gerilemesine, beyinin çalışma düzeninin bozulmasına hatta duruş ve oturuş şeklinin istenmeyen özellikler almasına, öz güvenin kaybolmasına neden olur. Adalelerde beslenme bozuklukları ortaya çıkar, bu durumlarda aşırı hareketlenme ya da hareketsizlik kişinin tüm yaşantısına yayılır. Tamas ve Rajas özellikleri buna eşlik eder.
Bu tür içsel gerilimler nevraljinin, adale sertliklerinin, boyunda ya da belde fıtık oluşmasının önde gelen sebeplerindendir.
Konsantrasyonun ve vücut üzerindeki farkındalığın artırılmasından sonra uygulanan Asana çalışmalarında her duruş şeklinin, hangi kas sistemini çalıştırdığı, hangi organı etkisi altına aldığı his edilebilmektedir. Bu da kişinin, çalışmalarından fayda temin etmek için dikkatini yoğunlaştıracağı vücut noktasını açık olarak ortaya koymaktadır. Zamanla bu farkındalığa ulaşarak çalışmaları ona göre yönlendirmek gerekir.
Asana çalışmalarında yukarıda değindiğimiz gibi önce nefese dikkat edilmeli, beden doğru pozisyonda olmalı ve dikkat istenilen nokta üzerinde tutulabilmelidir. Zihinsel dalgalanmalar önlenebildiği ölçüde konsantrasyon artarak, yapılan çalışmaya odaklanabilmek kolaylaşacak ve çalışmadan elde edilebilecek fayda da artacaktır. Duruş şekli oluşturulduğunda vücut tamamen pasif hale geçmeli, buna karşılık zihin aktifleşmelidir. Zihin, bedenin her hareketini takip edebilmelidir.
Asana çalışmalarındaki başarı, hareketlerin uygulanışı sırasında kullanılan tekniğin tam olarak kavranmasına ve uygulanmasına bağlıdır. İlk dikkat edilecek şey nefes alışları ile yapılan hareketin paralellik içinde olmasıdır. İkincisi ise konsantrasyonun ve yapılan çalışmadan alınacak neticeye olan inancın en yüksek seviyeye çıkarılmasıdır.
Asana çalışmalarında kullanılacak genel teknik
Özel bir ıÜüçalışma yapılmıyorsa izlenecek yol 5 bölüme ayrılarak değerlendirilebilir.
1 == İlk aşamada çalışmaya başlamadan önce o çalışma hakkında yeterli bilgiye sahip olmak gerekir.
2 == İkinci aşamada yapılacak çalışma zihinde planlanır, çalışmaya hazırlanılır ve ön çalışmalar yerine getirilir. Burun kanallarının açık olduğu kontrol edilir. Bu safhada burundan akciğerlerin üst loblarına ( göğse ) düzenli ve sakin nefesler alınır. Bu, fiziksel bedende ve ruhsal bedende dengenin kurulmasına zihnin sakinleşmesine yardım eder. Vücut içindeki enerji (Prana) dengelenmeye çalışır.
3 == Üçüncü aşamada burundan göğse yavaş yavaş derin bir nefes alınır, bu çalışmanın başlangıcıdır, nefes burundan yavaş yavaş dışa verilirken pozisyon oluşturulur. Pozisyonun oluşturulması için vücut hareket etmeye başlar. Pozisyon oluşturuluncaya kadar zihin ile bedenin hareketleri takip edilir. Zihin, yapılan vücut hareketlerini ve her kas kasılmasını en ince ayrıntısına kadar takip ederek, his etmeye çalışmalıdır. Bedenin hareketleri ile zihin uyum içinde olmalıdır. Bu uyumu gerçekleştirmede yine yardımcı olan nefestir.
4 == Bedenin duruş pozisyonu yakalandığında bütün dikkat istenilen
nokta üzerinde toplanır ve nefes tutulur. Nefesin tutulması ile içsel sessizlik ortaya çıkmalıdır, içsel sessizlik düşüncelerin durması, en azından kişinin düşüncelerinin peşine takılmaması ile gerçekleştirilir. Zihin istenilen noktada yoğunlaştırılır ve bedenin başka noktaları ile ilişkisini tamamen kesmesi sağlanır. Gerekli olanlar dışında tüm kaslar gevşetilir. Çalışmalarda deneyim sahibi olundukça konsantrasyon bozulmadan, adale kasılmalarına meydan verilmeden yüzeysel nefesler alınarak duruş müddeti uzatılabilir.
Bu safhada bedensel ve ruhsal bir enerjinin toplandığı duyumsanır ve fiziksel bedendeki enerji akımları güçlendiği gibi ruhsal bedende de bir kararlılık oluşur. Yüzeysel nefesler alındığında, nefes almanın ritmi ile bedenin rahatlığı paralellik içine girdiğinde, buna konsantrasyonun derinliği de eklendiği zaman beden unutulur ve içsel enerji akımlarının faaliyetleri zihinsel olarak duyumsanmaya başlar. İstenilirse bu noktada ortaya çıkan enerjiler zihinsel olarak bir noktadan diğerine taşınabilir.
5 == Son bölümde nefes yeniden burundan göğse yavaş yavaş ve derin olarak alınır, nefes alınırken başlangıç pozisyonuna dönülür, nefes yine burundan yavaş yavaş dışa verilir ve çalışma bitirilerek vücut gevşetilir. Normal nefes alıp vermeye başlanır.
Asana çalışmaları üç ayrı şekilde gerçekleştirilir.
1 == Her duruş pozisyonu birbirinden bağımsız olarak değerlendirilir ve çalışma yukarıda anlatıldığı gibi genel tekniğine uygun olarak yapılır. Bu tipteki çalışmalarda deneyim sahibi olunduğunda nefes tutma süresi uzatılarak içsel enerji algılanmaya çalışılır. Pozisyon bozulduğunda kısa süreli dinlenilir, ya yeniden denenir ya da bir başka çalışmaya geçilir. Bu şekilde çalışmalar ile o duruş şeklinin ayrıntıları tamamen öğrenilmeye çalışılır ve vücut asla zorlanmaz, bunun yerine tekrarlar önem kazanır.
2 == Tekrarların yapıldığı çalışma şekli Karana olarak adlandırılır. Bir pozisyon seçilir, bu pozisyon ardı ardına tekrar edilir. İlk adımdan başlanır, duruş pozisyonu oluşturulur, pozisyon bozulur ve yeniden ilk adıma dönülür.
3 == Bir duruştan diğerine geçilerek yapılan çalışma şeklidir. Hareketin birisinden diğerine yapılan geçişlerde nefes alışlarına ve geçiş hareketlerinin yumuşak olmasına dikkat edilir. Bu çalışma şekli “Hareketli Meditasyon” olarak da adlandırılır.
Çalışmaların başlangıç aşamasında hareketler teker teker değerlendirilmelidir, böylece çalışmanın inceliklerine erişildikten sonra aynı çalışma ard arda tekrar edilir. Bu vücudun çalışmaya alışmasını, eklemlerin ve
adalelerin bu çalışmaya ayak uydurmasına olanak tanıyacaktır.
Hareketler zorlanılmadan yapılmaya başlandıktan sonra çalışmalar yeniden teker teker tekrarlanır, bu sefer nefesi tutma ve pozisyonda durma müddeti uzatılarak içsel enerjinin yükselişi takip edilmeye çalışılır. En sonunda da duruş şekilleri birbiri ardına tekrar edilir.
Asana çalışmalarının pek çoğunda çalışma bir tarafa yapıldıktan sonra eşit sayıda, eşit yavaşlıkta diğer tarafa da uygulanır. Bu, fiziksel bedende olduğu kadar enerji bedeninde de dengeyi sağlar. Vücudun sağ ve sol tarafı eşit esneklik kazanır ve çalışmadan eşit şekilde istifade eder.
Çalışmalara ilk başlanıldığında dikkat edilirse vücudun bir tarafı ile diğer tarafının eşit esneklikte ve eşit güçte olmadığı anlaşılır. Bir tarafın kolay yaptığı hareketi tekrar ederken diğer taraf zorlanır. Hareketin her iki tarafa da eşit olarak yapılması bu dengesizliği ortadan kaldıracaktır.
İyi bir program yaparak çalışmalarımızı basit olanlardan başlayarak daha zor olanlara doğru taşımamız gerekir.
Tüm yoga çalışmalarında olduğu gibi Asana çalışmalarında da unutulmaması gereken şeylerden bir tanesi çalışmayı yapan kişinin hem uygulayan, hem de bu uygulamayı gözlemleyen kişi olduğudur. Yani kişi ancak kendi kendisini denetleyebilmektedir. Bu nedenle çalışma kurallarına uyulmasının, farkındalığın artırılmasının önemini bir kere daha vurgulamak gerekir.
Günümüzde yüzlerce Asana çalışmasından söz edebilmek olası olsa da, Hatha-Yoga Predipika' da 16, Sutralar da 11, Gheranda Samhita' da 32 Asana çalışmasından bahsedilmektedir. Biz de burada, bizi fazla zorlamadan uygulayabileceğimiz Asana pozisyonlarından, onların fiziksel ve ruhsal beden üzerindeki etkilerinden bahsedelim.
Uygulayacağımız asana çalışmalarını başlangıç pozisyonuna göre sınıflandırdığımızda 4 başlık altında toplayabiliriz.
A ::: Ayakta durarak başlatacağımız pozisyonlar
B ::: Oturarak başlatacağımız pozisyonlar
C ::: Sırt üstü yatarak başlatacağımız pozisyonlar
D ::: Yüz üstü yatarak başlatacağımız pozisyonlar