TRATAKA
Sanskrit dilinde Trataka' nın kelime anlamına baktığımızda ona, (dik bakış, dikkatli bakış) gibi anlamlar yükleyebileceğimizi görürüz. Bu ismi ve bu isimin altında toplanmış çalışmaları kısaca tarif edecek olursak " Kişinin bir nesne ya da düşünce üzerinde bakışlarını ve dikkatini sabit tutmasıdır. " diyebiliriz. Hatha - Yoga çalışmalarında bu tek elementsel hedef anlamına gelebilecek olan " Eka Tattva Abhyasa " olarak adlandırılır. Bu adlandırmada " Eka " bir , " Tattva " element, nesne , " Abhyasa " icraat, uygulama anlamına gelmektedir.
Hatha - Yoga çalışmaları arasında yer alan Trataka çalışmaları bazı çevrelerce özellikle son zamanlarda kendisine özgü uygulamalarından ve kavramından koparılıp, arasına yeni pozisyonlar ve uygulamalarda ilave edilerek " Göz Yogası " adı ile anılmakta ve uygulanılmaya çalışılmaktadır. Doğru uygulandığında kişiye getireceği gelişim ve faydalar düşünüldüğünde, adın öneminin olmadığı kabul edilse ve yapılan doğru gibi görülse de Yoga' nın bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Örneğin; Pranayama, yani nefes üzerine yapılan çalışmalar bilinmeden, nefesin ve bedenin kontrolü öğrenilmeden, Chakra' lar konusuna hakim olunmadan yapılan çalışmaların istenilen sonuçlara ulaşmayı engelleyeceği kabul edilmelidir.
Yoga’ nın bütün çalışmaları kendilerine has özellikler gösterir ve bir bütünün parçalarını meydana getirir. Tüm çalışmalar bu bütünü tamamlamak ve nihai noktaya ulaşabilmek için uygulanır. Her çalışma kendisine verilecek değeri hak edecek kadar kıymetlidir. Çoğu zaman çalışmanın formunu değiştirmek Yoga yolunda ilerlemenin önüne set çekmek, ya da yanlışlara sürüklenmek anlamına bile gelebilir.
Trataka çalışmaları da, kullanılış amaçlarına ve uygulanış tekniklerine bağlı olarak Yoga yolunda hem Hatha - Yoga konusunun içinde, hem de Ashtanga - Yoga' nın zihinsel çalışmalarının ilk basamağı olarak değerlendirilen Dharana konusu içinde geçer ve incelenir. Biz burada Hatha - Yoga konusu içindeki Trataka çalışmalarından başlayarak, sonrada Dharana konusu içinde kalanları öğrenip uygulamaya çalışalım.
Beş duyu organımızın algıladığı ve düşündüğümüz şeyleri zihinsel olarak fark edebilmek ve zihinde yeniden şekillendirmek için uygulanan çabalar içsel ve dışsal Trataka olarak ikiye ayrılır.
Dışsal Trataka, Sanskrit dilinde Saguna ya da Bahiranga Trataka olarak adlandırılmaktadır. Hatha - Yoga' da uygulananlarda bunlardır ve Trataka çalışmalarının başlangıç noktasını meydana getirirler. Bu tip uygulamalar da kullanılan malzemeler, nesneler ( tattva ) , beş duyu organı ( indriya ) ve Vijnanamaya Kosha olarak adlandırılan kişinin zihinsel yapısıdır.
İçsel Trataka, ise Sanskrit dilinde Nirguna, ya da Antaranga Trataka olarak adlandırılır. Bu tip çalışmalar dışsal Trataka uygulamalarında olduğu gibi sadece nesnelere bağımlı olarak dikkatin yoğunlaşması üzerine olmamakta, bunun yanında ağırlıklı olarak İmajinasyon ve meditasyon özelliklerini de taşımaktadır ve kullanılan malzemesi içsel enerji akımları, yada evrensel enerji ve yine kişinin zihinsel yapısıdır.
Burada Saguna Trataka’ da olduğu gibi Bija’ nın, yani tohumun varlığından söz edilmelidir. Trataka ya da meditasyon malzemesi olarak kullanılan nesneler, enerji akımları, ya da istenilen duyumsamalar veya düşünceler Bija, yani tohum olarak adlandırılır. Dolayısı ile Saguna Trataka’ da dikkat dışsal bir nokta olarak istenilen nesne üzerinde toplanarak çalışma yapılır.
Nirguna Trataka’ da ise dikkat içe çekilir. Bu çalışmaların bazılarında da Bija’ nın varlığından söz edilmelidir, burada nesnelerin yerine enerji akımları ve duyumsamalar yerleştirilir.
Her iki basamakta başarı ile tamamlandıktan sonra yine Nirguna Trataka konusu içinde değerlendirilmesi gereken düşünceler üzerine yapılan çalışmalara geçilebilir. Burada da üzerinde çalışmak için seçilen düşünce Bija’ dır. Bunlar soyut ya da somut kavramlar olabilir. Kişinin dikkatini bir kavram üzerinde yoğunlaştırarak onu sorgulamaya başlaması ile gerçekleştirilen, Trataka ve meditasyonun iç içe geçmesi ile oluşmuş çalışmalardır.
Dışsal Trataka çalışmaları Hatha - Yoga uygulamaları içinde daha evvel bahsettiğimiz Shat – Kriya olarak adlandırılan, temizlenme, saflaştırma çabaları arasında yer alır. Buradaki Trataka çalışmaları gayet sade olarak, göz kaslarının kuvvetlendirilmesi, gözyaşı kanallarının temizlenmesi ve açılması, dikkatin bir noktada toplanması ve konsantrasyonun artırılması gibi fiziksel yararlara yönelik çalışmalardır. Düzenli yapılan uygulamalar bunların yanında irade gücünün kuvvetlenmesine de yardımcı olur.
Yoga' nın düşünce sistemine göre bir nesne üzerine yoğunlaşıldığında bakışların ve bununla beraber zihinsel dikkatin istenilen nokta üzerinde toplanması gerekir. Bunun için zihin kendisini meşgul edecek her türlü etkenden kurtarılmalı, sakin ve rahat bir hal almalıdır. Bu sakinliğin ve farkındalığın yakalanamadığı durumlarda kişinin kendisini çalışmaya zorlaması anlamsız bir çaba olarak yorumlanır.
Patanjali, zihnin sakinleştirilmesi için ritmik ve sakin nefesler alınmasını önerir. Nefes alışları düzenli, sakin ve yavaş hale getirildiğinde bu sakinlik Prana' nın da sakinleşmesine sebep olarak aklın, duygu ve düşüncelerin peşinden gitmesini önler, zihinsel dalgalanmalar durulur ve zihnin konsantrasyon kabiliyetinin arttığı kısa sürede fark edilir.
Bu noktaya gelindiğinde Patanjali nefesin dışa verilmesini ve tutulmasını önerir. Yine Patanjali, nefesin dışa verilmesini Prachardana, nefesin tutulmasını ise Vidharana olarak adlandırır. Nefesin dışa verilmesi ve tutulması Bahya Kumbhaka' dır. Bahya Kumbhaka uygulaması dikkatin tek noktada kilitlenmesini sağlar. Bu durumda, bakılan nesneler üzerinde daha evvel fark edilemeyen küçük detaylarda algılanmaya başlar. Nefesin dışa verilerek tutulması, dikkati artırması yanında içsel farkındalıkların da ortaya çıkmasına sebep olur, Antaranga Trataka çalışmalarında duyumsamaları artırmak için bundan önemi ölçüde istifade edilir.
Hatha - Yoga' da uygulanan Trataka çalışmalarında tüm duyu organlarının açık olması ve farkındalıklarının artmış olması istenilir. Bu bize, çalışmaların boş bir bakışla ve boş bir zihinle yapılmaması gerektiğini, bunun yerine tüm duyu organlarının açık olmasının, bunlardan gelebilecek algıların oluşturduğu farkındalıkların his edilmesi gerektiğini anlatır.
Zihni ve duyuları bu farkındalığa zorlamak ilk zamanlar dikkatin dağılmasına, konsantrasyonun sürekliliğinin kaybolmasına, kesintilere uğramasına neden olabilir. Disiplin altına alınmamış zihni serbest bırakmak ise ya zihinsel sakinliğin bozularak düşünceler içine dalınıp gidilmesine, hatta farkında olmadan hayaller kurulmasına, çalışmadan uzaklaşılmasına neden olacaktır. Bu gibi durumlarda zihin yeniden nesne üzerine yoğunlaştırılarak nefes, düzen altına alınıp farkındalık artırılmalı ve çalışmaya devam edilmelidir.
Çalışmalarda asla aceleciliğe yer yoktur, deneyimlemelerde başarıya ulaşmak ve deneyimleri geliştirebilmek için düzenli tekrarların, uzun uğraşıların verilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Yapılan çalışmalarda nadiren de olsa huzursuzluk, adale krampları, panik havası, mide bulantısı, baş dönmesi, zihinsel bulanıklık, bedensel ve zihinsel uyuşma ortaya çıkabilir. Bunlar genelde oturuş şeklinin, çalışma düzeninin yada konsantrasyon bozukluğunun belirtileridir. Bu durumlarda çalışmaya kısa süreli ara vermek ve daha sonra yeniden denemek gerekir. Tüm bunlar can sıkıcı olsa da aşılamayacak eşikler değildir, düzenli çalışmalarla kısa sürede ortadan kalktıkları görülecektir.
Tarataka çalışmalarında biraz ilerledikten sonra imajinasyon çalışmalarının yapılması aşamasına gelinir. Bu, üzerinde yoğunlaşılan konunun gözler kapatıldığında yeniden zihinde canlandırılmasıdır. Bu konuda mükemmele erişinceye kadar deneyimler yapılması istenilir.
Zihnimiz, fiziksel beynimizin algıladığı şeyleri bilir ve görür, onun fiziksel bir beyni yoktur. Bu nedenle de fiziksel beynin algıladıklarını ancak imajinasyon yolu ile şekillendirebilmektedir, tüm yaşantımızda imajinasyonun yeri tahmin edebileceğimizden çok daha fazladır. Zihnimiz, biz farkına varsak da, varmasak da zaten bunu sürekli yapmaktadır, bu çalışmalarda bize düşen ona sadece yön vermek olacaktır. Hayaller içine dalıp gitmek de düşünceler üzerine yoğunlaşmanın ve imajinasyonun farklı bir şeklidir, fakat Yoga' da istenilen kriterlere ulaşamaz.
İlk önce hayal kurmanın imajinasyonuna bakalım. Bunu hepimiz sık sık denemiş ve tekrar etmişizdir. Çoğu zaman özlediğimiz mutluluk duygusunu hayallerimiz ile yakalamaya çalışmışızdır. Hayal kurduğumuz zaman bu beynimize belirli şekilde yansır, hatta gözlerimizi kapattığımızda, ya da derin dalgınlık içine düştüğümüzde hayallerimizin peşine takılarak gittiğimizİ, zaman ve mekân kavramlarını unuttuğumuzu bile fark edebiliriz. Hayalimizi renklendirir, süsler, hatta onun varlığının gerçek olmadığını bile bile ona tutunmaya çalışabiliriz. Yoga' da istenilen imajinasyon ile hayal kurarak ortaya çıkartılabilecek imajinasyon buraya kadar birbiri ile örtüşmektedir.
Hayallerimiz sabit değildir, daldan dala atlama eğilimindedir. Çoğu zaman bir senaryo yaratılır, bu senaryo üzerinde çalışılır, şekillendirilir ama bitirilemeden bir başkasına geçilir. Yoga' da istenilen imajinasyon ise zihinde şekillenen şeyin duru olarak görülmesi, sabit olarak kalması ve zihnin o konu üzerinde tam olarak yoğunlaşmasına yardımcı olması, hatta zihnin peşine takılarak fiziksel bedenimizde, ya da dünya üzerinde, hatta dünya dışında istenilen noktaya, tüm canlılığı ile sevk edilebilmesidir.
Zihne bu niteliği kazandırmak için yapılacak çalışmalarda ilk şart tam bir konsantrasyonun sağlanması ve çalışmaların sık sık tekrarlanmasıdır.
Çalışma sürelerinin ilk başlarda oldukça kısa tutulması istenilir. Zihin bu tipteki bir çalışmaya alışmadan ona yüklenilecek olunursa imajinasyonun kalitesi bozulacak ve hayal kurmaya doğru kaymaya başlayacaktır. Çalışma zamanı olarak mümkün olduğu kadar zihnin sakin ve dinlenmiş olduğu zamanlar seçilmelidir. Ancak, çalışma tamamen öğrenildikten sonra buna gerek duyulmayabilir. Gözler kapatıldığında, daha evvel baktığımız, yada zihinsel olarak istediğimiz nesneyi, duyguyu, yada düşünceyi kapalı gözlerimizin ardında yine zihinsel olarak şekillendiremiyorsak, imajine edemiyorsak konsantrasyon bozukluğumuzu ortadan kaldırarak çalışmayı yeniden denememiz gerekir. Kişiden kişiye farklı olarak zihnin bu tip çalışmalara alışması bazen uzun zamanlar alabilir. Konsantrasyonumuzu artırılarak zihnin ortaya çıkardığı enerjiden yararlanmak istiyorsak, zor olacağını kabul ederek sabırla tatmin edici sonuçlar alıncaya kadar denemeler yapılması bizi istediğimiz hedefe muhakkak ulaştıracaktır.
İçsel Trataka, Antaranga Trataka uygulamalarında önemli bir noktada inkantasyon olarak adlandırılan niyetin ortaya konulmasıdır. Örneğin; Timus bezinin farkındalığını duyumsamak, enerji merkezlerinin farkındalığına erişmek gibi. Çalışmalara başlamadan önce niyetin ortaya konulması, yapılacak çalışmanın sınırlarını çizmenin yanında bizim çalışmadan beklediklerimizi ve isteklerimizi de ortaya koyacak, istediğimiz hedefe daha kolay ulaşmamızı sağlayacaktır..
İçsel Trataka uygulamalarında, çalışma gerçek anlamda uygulanmaya, zihinsel dalga boyutları fark edilmeye ve yönlendirilmeye başlayıncaya kadar dikkatin sürekli uyanık tutulması gerekir. Bu gerçekleştirilmez ise kısa sürede hayallere dalınması ya da uykuya yenik düşülmesi kaçınılmazdır.
Uygulamalarda dikkatin, dışsal bir noktadan içsel bir noktaya çekilmesinin daha kolay olduğu kanısı yaygındır. Vücut üzerinde en kolay konsantre olunabilecek dışsal noktalar, Chakra olarak adlandırılan enerji merkezlerinin vücudun ön tarafındaki iz düşümleri ( kshetram ) olmaktadır, bunların arasında Bhrumadhya olarak adlandırılan iki kaşın arasında, biraz üzerinde yer alan ve Ajna Chakra' nın iz düşümü olan nokta ve Vishuddha Chakra olarak adlandırılan boyun enerji merkezinin iz düşümü olan, boyunun ön tarafındaki tiroit bezinin bulunduğu noktadır. İçsel nokta olarak da kalp bölgesi kabul edilmektedir. Bu nedenle olsa gerek bazı çevrelerce içsel Trataka, "aklın kalbe indirilmesi" olarak tarif edilmektedir.
Trataka çalışmaları sırasında oturuş şekillerinin ve el tutuş şekillerinin özel bir önemi vardır. Bunlar fiziksel inkantasyon olarak adlandırılır, yapacağımız çalışmayı bedensel olarak kabul etmiş olduğumuzu vurgular.
Oturuş şekilleri Dhyana - asana olarak adlandırılan meditasyon oturuşlarından birisi olmalıdır. Oturuş pozisyonu gerçekleştiğinde vücuda ve zihne rahatsızlık vermemeli, rahat ve iyi bir denge temin etmiş olmalıdır. İçsel Trataka uygulaması yapılacaksa oturuş şeklinin enerji kaçaklarına neden olmayacak şekilde kapalı bir devre meydana getiren oturuşlardan birisi olması tercih edilmelidir. Çalışmalarda kullanılan oturuş şekillerinden bazıları özellikleri ile birlikte Dhyana – asana konusu içinde değerlendirilmiş olduğundan burada bunlardan bahsetmeyelim. Trataka ve meditasyon çalışmalarında pek çok yerde Lotus oturuşu olarak adlandırılan Padma – asana pozisyonunun kullanılması önerilir. Bu pozisyonun tam bir kapalı devre meydana getirdiği, kararlı bir denge oluşturduğu söylenir. Bu pozisyonda oturmak fiziksel ve ruhsal rahatsızlık vermediği, zihnimizi meşgul etmediği sürece kullanılabilse de bundan daha kolay oturuş şekilleri olan Siddha – asana, Vajra – asana ve Agnistambha – asana pozisyonlarından birisi de oturuş pozisyonu olarak seçilebilir.
El tutuş şekilleri, Hasta - Mudra olarak anılır. Bunlar arasında çalışmanın şekline, varılmak istenilen noktaya, ortaya çıkması mümkün olan enerjinin özelliklerine ve duyumsamalara en uygun olanlardan bir tanesi seçilerek kullanılır. İlk çalışmalarda bir şeylerin öğrenilmesi için çaba sarf edildiğini vurgulayan Jnana Mudra pozisyonunun kullanılması daha mantıklıdır.
Tüm yoga çalışmalarında olduğu gibi, Trataka çalışmalarında da fiziksel hazırlıkların tamamlanmasından sonra, yapılacak olan çalışma zihinden geçirilmeli, gerekiyorsa niyet ortaya konulmalı ve dalgalanan düşüncelerden kurtularak zihin sakinleştirilip duru bir hale getirilmelidir. Tüm bunların ardından yapılacak çalışmaya geçilir. Çalışmalarda dikkat edilmesi gereken bir konu da yapılacak olan çalışmaya ve varılacak olan noktaya içten inanmamız yanında bunu başaracağımıza olan inancımızın kalben tasdik edilmesidir. Eğer bu inanç ve istek oluşturulamazsa, zihin ikilikçi düşünceler içine düşer ve yapılan çalışma sorgulanmaya başlar. Bu tavır çalışmanın başarısızlığına, yapılan uğraşıların neticesiz kalmasına neden olur.
Patanjali' nin önerdiği Yoga' nın düşünce sisteminin dışına taşsa da Trataka çalışmaları başarı ile uygulandığında zihinsel ve ruhsal bir enerji kazanılır. Bu tüm vücutta, özelliklede vücudun uç kısımlarında, baş bölgesinde, ellerde ve ayaklarda ortaya çıkabilecek bir enerjidir. Bu enerji akımlarının yoğunlaştığı yerler arasında Ajna Chakra' nın özel bir önemi vardır. Burada toplanan enerjinin diğerlerine göre daha üstün nitelikli ve daha etkin olduğu kabul edilir. Ajna Chakra üzerinde yoğunlaşan bu enerjinin dışa açıldığı noktalar gözler ve Bhrumadhya olarak adlandırılan, kaşların bir parmak kadar üzerinde yer alan bölgedir. Çalışmalarda elde edilen bu enerji üzerinde yeteri kadar yoğunlaşıldığında, deneyim sahibi olunduğunda isteğe bağlı olarak kullanılabilecek elektromanyetik özellikler taşıdığı bilinen bir enerji ortaya çıkar. Benzer enerjileri elerde, parmaklarda ve ayaklarda da yakalamak ve kullanmak mümkündür.
Özellikle Zen düşünce sisteminde ve çalışmalarında bu enerjinin geliştirilebilmesi ve kullanılabilir hale getirilmesi için uğraşılır, bu uğraşılarda da Trataka' dan istifade edilir. Zen düşünce sisteminde bu tür çalışmalar ruhsal güç, içsel enerji anlamına gelen Zanshin' in güçlendirilmesi için yapılan çabalar arasında yer alır.
Çalışmalara geçmeden önce küçük bir hatırlatmada bulunmanın da yararlı olacağına inanıyorum.
Bir çalışmayı tamamen özümsemeden, onun bize verdiği duyumsamaları ve deneyimlemeleri tatmadan diğer çalışmaya geçmemeye ve uyguladığımız çalışmaları zihnimizin arka köşelerine atmamaya, ara ara da olsa tekrarlamaya lütfen özen gösterelim.
Trataka çalışmalarında uygulayacağımız pratikleri burada isimleri ile belirtmeye çalışalım ve onları sıraya koyalım. Çalışmalarımızda bu sırayı takip etmek bize adım adım ilerleme fırsatı vereceği gibi uygulamalarda ve duyumsamalarda kolaylık sağlayacaktır.
Bu bölümde uygulamak istediğimiz çalışmaları dört ana başlık altında toplayabiliriz.
1 = Kesintisiz Bakış
2 = Göz Kaslarının Çalıştırılması
3 = Ellerden Faydalanılarak Yapılan Çalışmalar
( Eka Abhyasa Trataka )
4 = Mum Işıgından Faydalanılarak Yapılan Çalışmalar
( Jyothi Trataka )